Anne adaylarının gebelik süresince geçirmeleri gereken üç ana dönem var. Gebelik sürecinin ilk üç ayına birinci trimestri, ikinci 3 aylık dönemine ikinci trimestri ve son 3 aylık dönemine de üçüncü trimestri deniliyor. Anne adayları bu dönemler içerisinde hem fiziksel hem de psikolojik olarak bir çok değişim yaşıyor.
Anne adaylarının gebelik süresince geçirmeleri gereken üç ana dönem var. Gebelik sürecinin ilk üç ayına birinci trimestri, ikinci 3 aylık dönemine ikinci trimestri ve son 3 aylık dönemine de üçüncü trimestri deniliyor.
İLK TRİMESTRİ
2. haftadan 6. haftaya
Gebeliğin ilk belirtisi sıklıkla geciken adettir. Sabah halsizliği ve günün her saatinde gelebilen bulantı hissi, gebeliğin diğer erken belirtilerdendir. Bazı kadınlarda sabah halsizliği daha ağır seyredebilir. Küçük ama sık öğünlerle midenizi hiç bir zaman tam olarak aç bırakmayarak ve biraz daha fazla dinlenerek sabah halsizliklerini bir derece hafifletebilirsiniz. Bazen sabahları kalkmadan yenilen birkaç adet kraker ya da benzeri kuru besin maddelerinin alınması ve kızarmış, baharatlı ya da asitli gıdalardan uzak kalınması da bu konuda size yardımcı olabilir. Bulantı oluşmasına neden olabilecek yiyecekler de dahil olmak üzere kokulu her nevi maddeden uzak kalınmalıdır. Sıklıkla yaşanan sabah halsizlikleri ilk trimestrinin sonunda genellikle kaybolur. Bulantılar ve kusamalar kilo kaybına yol açacak kadar fazla olsa da bebeğiniz uterus (rahim) içinde iyi bir şekilde korunmaya devam eder. Ancak bununla birlikte halsizlik ve kilo kaybı olduğunda ya da idrar miktarında azalma ve renginde koyulaşma görüldüğünde mutlaka doktora başvurulmalıdır. Bu durumda doktorunuz muhtemelen önlem olarak damar içi sıvı tedavisi ve bulantıları kesmek için ilaç tedavisi önerecektir.
Bazı kadınlarda da sabah halsizliğine ek olarak, gebeliğin ilk iki yada üç haftasında tat alma duyusunda değişiklikler olabilmektedir. Aşerme de denilen bu durum bazı gıdalara karşı aşırı istek duymakla kendini gösterir.
Bunların dışında göğüslerin dolgunlaşması (muhtemelen daha hassas hale gelirler), aerola denen, meme ucundaki koyu renkli halkanın genişlemesi ve daha da koyulaşması gibi değişimler bu dönemde meydana gelir. Vücut süt yapmaya başlama hazırlıkları içinde olduğundan areola üzerindeki bezler daha dışarı doğru fırlar ve meme üzerinde silik bir şekilde görünen mavi renkli venler (ince toplar damarlar) daha belirginleşir. Bu aşamada ya da gebeliğin herhangi bir döneminde mukotik (sümüksü) bir vajinal akıntı da başlar.
İlk üç ay içinde daha yoğun bir yorgun hissi oluşabilir. Bu nedenle anne adayları kendilerine dinlenmek için ekstra zaman ayırmaya çalışmalıdır. Baununla birlikte bu belirtilerin hiçbirinin görülmüyor olması yani anne adayının kendini hasta hissetmemesi, bulantı ve kusma olmaması ya da yorgunluk hissetmiyor olması herhangi bir probleme işaret değildir.
Bazı kadınlar erken gebelik dönemlerinde vajinal kanama ya da lekelenme görebilirler. Bu kanamanın nedeni çok açık olmamakla birlikte, uterus duvarından plasental tutunmanın kaybedilmesi ile meydana gelebilir. Kanama her zaman ciddi bir problem demek değildir ve bu tip kanamaların birlikte olduğu bir çok gebelik daha ileri problemlere neden olmadan sürebilir. Bununla birlikte gebelikte ki her türlü kanama dikkatli inceleme gerektirir. Özellikle düşük tehdidi açısından ve nadiren de olsa dış gebelik yönünden değerlendirilmelidir. Bunlar ciddi koplikasyonlara neden olabilecek hadiselerdir. Gebelikte kanama ya da lekelenme oluyorsa mutlaka doktor kontrolü gerekir. Ayrıca kanama yerine karın ağrısı ya da kramplar varsa ya da kanama bir pedi dolduracak kadar fazla olmuşsa bu da oldukça öneme haiz bir durumdur.
6. haftadan 13. haftaya
Gebelik oluşumundan 1. 5 ay sonra, anne adayı daha sık idrara çıkar. Buna rağmen sabah halsizlikleri ve şişkinlik bu süre içinde devam ediyor olabilir. Kabızlık ve iç yanması hissedilebilir. Eğer göğüslerdeki değişimler daha önce meydana gelmemişse bile artık oluşmaya başlar. Ayrıca, adet öncesi dönemlerdekine benzer şekilde aşırı duyarlılık, hassasiyet ve hatta sinirlilik gibi psikolojik değişiklikler de farkedilebilir.
Gebeliğin ilk 6. haftası gibi erken bir dönemde, tamamen oluşmamış olmasına rağmen bebeğin kalbi atmaya başlar. Bacak ve kolları daha sonra oluşmakla birlikte kalçaları teşkil etmeye başlar. Kafa, üzerinde gözlerin de leke halinde farkedileceği şekilde oluşmaya başlar. 7. haftada vücutla uyumsuz olacak şekilde büyük bir kafa, henüz ayrı olarak farkedilemeyen el ve ayak parmakları, nazikçe kapalı göz kapakları ve iyi bir cilt ile fetüs, henüz normal bir insan görünümü kazanmamıştır. Kaslar henüz çalışmamakla birlikte, kulaklar, kaburga kemikleri, kollar, bacaklar ve omurga giderek sertleşmeye başlar. Cinsel organlar tamamlanmaz ancak seçilebilir ve alt çene de bu dönemde şekillenmeye başlar. Fetüs yutkunabilir ve bu erken dönemde kendi idrar kesesinden, amniotik sıvı içine idrarını yapar. Tüm bu oluşumlar halen çok küçüktür ve ancak çok özel tekniklerle görülür hale gelebilirler.
Bu dönemde yapılan kontrol amaçlı ultrasonografik tetkik sırasında sadece kalp atımına ait titremeler izlenebilir. Ultrason çok daha geç dönemlere kadar, örneğin fetal cinsiyet gibi detayları ayırt edemez.
13. haftada, embriyo hareket edebilmekle birlikte, uterus içinde çok küçük kaldığından hareketlerini hissedebilmek mümkün değildir. Omurgası ve iç organları teşekkül etmeye başlar. Boyu 5 cm den 7 cm ye çıkar kilosuda 29 gr kadar artar. Bu değişimler en gelişmiş ultrason ile dahi henüz izlenememekle birlikte, baş ve vücut büyümeye devam eder, diş yuvaları alt çenede belirmeye başlar. Emme refleksi gelişir ve parmağını emerken doğal olarak amniotik sıvıyı yutar, kas yapıları gelişmeye başlar ve beyin, kas hareketlerini kontrol etmeye başlar. Göbek kordonu plasentadan fetüse gerekli maddeleri taşırken, fetüsteki artık maddeleri de annenin dolaşım sistemine geri getirir. Birinci trimestrinin sonunda bebek, artık embriyo yerine fetüs adını alır.
12. haftadan sonra vücutta yeni değişimler gözlenir. Çoğu kadın bu dönemde sabah halsizliklerinin kaybolduğunu ifade ediyor. Meme başları ve aerola tamamen koyu renklenir, uterus, karından elle hissedilebilecek kadar büyüyerek pelvis dışına doğru yükselir.
İKİNCİ VE ÜÇÜNCÜ TRİMESTRİ
Bu dönemde bulantılar oldukça yatışır. Anne adayı bir parça gebe görünümüne sahip olur ve normal ve sağlıklı olarak yemek yemesi kolaylaşır. Fiziksel olarak da kendini daha iyi hissetmeye başlar. Artık, enerjinin zirveye çıktığı, henüz hareketlerin tam olarak kısıtlanmadığı ve ruh halinin hafifleyerek uçmaya başladığı, 14. haftadan 26. haftaya kadar sürecek olan ikinci trimestri dönemi başlamıştır.
Bu bir kaç ayın ardından, 27. haftadan 40. haftaya kadar uzanan dönem yeni bir takım rahatsızlıkları da beraberinde getirir ancak yakın bir süre içinde bebeğin doğacağını bilmenin huzuru anne adayının işlerini kolaylaştırır.
Bu dönemdeki anne adayları yaklaşık 20. hafta sıralarında bebeklerinin ilk hareketlerini hissetmeye başlarlar, ancak bunu hissetmeseler de en azından 24-26. haftalara kadar bu konuda endişe duymak yersizdir. Daha önce doğurmuş olan bazı kadınlar bu hareketleri daha erken dönemlerde de hissedebilirler. 20. haftalarda fetus gerçekten de farkedilebilir bir büyüme göstermeye başlar. Yaklaşık olarak 340 gr. ağırlığında ve doğum sırasındaki boyunun yarısı kadar olan 25 cm uzunluğa kadar gelişir. Bu noktada, fetüs tamamen oluşmuştur ve sadece büyümek ve iç organlarını geliştirmek için zamana ihtiyaç duymaktadır. Bacaklar, vücudun serbest hali ile orantılı şekilde büyümüştür, tırnaklar ve damaklar oluşmuştur, saç ve kirpikler görülür haldedir. Lanuga denilen hoş, yumuşak ve tüylü bir tabaka fetus vücudunun tamamına yakın kısmını kaplar. Eğer bu dönemde ultrasonografik bir inceleme yapılırsa bu organ ve yapıların bir çoğu görülebilir.
Bu dönem anneye bir parça rahatlık verir. Vücutz, hormonların etkileriyle bir dereceye kadar bu durumlara uyum sağlamaya çalışır ve bu sayede daha az yorgunluk hissedilir. Bununla birlikte bebeğe daha geniş bir yer sağlamak amacıyla öne doğru genişleyen pelvis nedeniyle sırt ve bel ağrıları olabilir. Ağrı kesici krem ve jeller, masaj ve sıcak uygulaması (ılık bir duş veya ısıtıcı petler ile) bu tip rahatsızlıkların azalmasına yardımcı olabilir.
Uterus (rahim) göbek seviyesine kadar büyüdüğünden artık gerçek bir gebe kadın görünümüne sahip olunur. Ayrıca bu dönemde, düzensiz olarak gelip giden kasılmalar başlar. Egzersiz ve cinsel ilişki bu kasılmaların sıklığını artırabilir. Bu kasılmalar sıklıkla dinlenme sonrasında geçer. Eğer kasılmalar düzenli bir ritm gösteriyorsa ya da gebeliğin herhangi bir döneminde dinlenme sonrasında bir saat içinde en az 4 kez bu tip kasılmalar oluyorsa mutlak surette doktora başvurulmalıdır.
24. haftada, bebeğin vücudu çok zayıf ve cildi buruşuktur. Verniks denilen krema kıvamındaki bir madde fetüsün cildini kaplar. Artık tam olarak oluşmuş olan bebek parmağını emebilir, öksürebilir ve hıçkırabilir. Bu sırada yaklaşık olarak 33 cm boyunda ve 562 gr ağırlığındadır.
Bebek yükses sesli müzüğe ya da gürültüye tepki göstermeye başlar. Bununla birlikte yükses ses ve gürültü bebeği rahatsız etmez, çünkü onun kulakları rahim içinde oldukça iyi bir şekilde korunur. Bu sırada anne adayının ağırlığı da 7 – 8 kilo kadar artar. Genel olarak, özel haller dışında ayda bir kez kontrole gitmek yeterli olmakla birlikte, 36. haftadan sonra doktorun da insiyatifine göre bu ziyaretler daha da sıklaştırılabilir.
36. haftayı yakalamış olan bebek, sonuca çabuk ulaşır. 36 ile 40 haftalar arasında bebek muhtemelen 2500 – 4050 gr ağırlığında ve 45 – 50 cm uzunluğundadır. Fetüs daha fazla kilo alarak daha toparlak bir hal kazanır. Cildi düzgün, uyanıkken gözleri açıktır ve ışığa karşı hassasiyet gösterir. Eğer doğum bu dönemde gerçekleşse bile bebek % 99 oranında dış dünyaya uyum sağlayabilecek özellikleri kazanmış durumdadır. Artık bebeğin doğum için hazırlık yaptığı hissedilebilir. Tekmeleyen bacak ve kolları hissedilebilir. Büyüklüğü nedeniyle artık kendine küçük kalan bu yerde sıkışmaktadır. Vücut kasılmış gibi bir pozisyonda dururken, hareketleri daha çok birer kıvranış gibi izlenebilir. Anne adayı uterusu diaframına dayandığı sırada küçük bir soluk alışı da hissedebilir.
Gelecek 4 hafta içindeki herhangi bir zamanda, bebek doğuma bir adım daha yaklaşmak için pelvisin içinde bir parça aşağı doğru kayar. Hiçbir ani değişim hissi beklenmemekle birlikte bu durum bebeğin düşmesi olarak isimlendirilir. Bebek akciğerlerin hemen altından biraz daha aşağı doğru indiği için soluk almak daha kolaylaşmakla birlikte pelvis içinde daha artmış bir basınç hissetmeye başlanır.
İKİNCİ VE ÜÇÜNCÜ TRİMESTRİ BOYUNCA SIKLIKLA ORTAYA ÇIKAN GEBELİĞE BAĞLI YAN ETKİLER:
Bunlardan herhangi biriyle yada gebelikle ilgili başka bir takım sorunlarla karşılaşırsanız herhangi bir ilaç almadan önce mutlaka doktorunuzla görüşün.
Sıvı yüklenmesi: Hamile bir kadının vücudu gebelik boyunca yaklaşık 1350 gr kadar su toplar. Bu sıvının büyük çoğunluğu gün sonunda ayak bileklerine doğru yerleşir. Akşamları ayaklarınızı yukarı kaldırarak dinlendirmeniz ayaklarınızdaki şişliklerin geri inmesini sağlayacaktır. Eğer bu şişlikler dinlendirmekle geri inmiyorsa ya da bir bacaktaki şişme diğerine nazaran çok farklı ise mutlaka doktora danışılmalıdır.
Cilt değişiklikleri: Dış genital organlar ve göğüslerdeki renk koyulaşmasına ek olarak göbekten aşağı doğru, koyu renkli düz bir çizgi halinde inen oluşum linea nigra olarak adlandırılır. Karın üstünde, göğüslerde, kalçalar ve uyluklarda çatlaklar görülebilirken pigment değişiminin bir sonucu olarak yüzde de kahverengi bir maske oluşur. Bunlardan sadece linea nigra ve pigment değişiklikleri gebelik sonrasında kaybolurlar. Ve maalesef çatlaklar ise bir miktar azalmakla birlikte yok olmazlar. Gebelik sırasında bunların oluşumunu engellemek için bir takım kozmetik ürünler önerilmekle birlikte kesin etkinlikleri gösterilememiştir.
Kılcal damarlanmalar ve varisler: Kilo artışı ve damar içi basıncın artması nedeniyle bazı kadınlarda, bacaklardaki kılcal damarlarda çatlamalar (cilt üzerinden görülebilen örümcek şeklindeki mavimtrak kılcal damarlar), vajina ve bacaklardaki toplar damarlarda varis ve anüste hemoroidler meydana gelebilir. Bu durumda hemoroidler için uygun ilaçlar kullanılabilir.
Kabızlık: Gebeliğin ileri dönemlerinde, büyüyen uterusun barsaklara baskı yapması ve salınan bir takım hormonların barsaklarda tembelliğe neden olmasından dolayı meydana gelen yaygın bir komplikasyondur. Azaltmak için magnezyum sütü alınması uygun olur.
Burun tıkanıklığı: Burun tıkanıkığı veya sinüzit ileri gebelik dönemlerinde görülebilen başka bir komplikasyondur. Hatta burun kanamaları da görülebilir. Bunlar da diğerleri gibi hormonal etkilerin sonuçlarıdır. Burunal ilgili bu tip komplikasyonları engellemek için serum fizyolojik burun damlaları kullanılması yerinde olur.
Psikolojik değişiklikler: Ağlama ve sallanma nöbetleri ya da depresyon gibi ruh hali değişiklikleri tüm gebelik boyunca ortaya çıkmaya devam edebilir. Yaklaşan doğum korkusu ve heyecanı, annelik duygusu ile vücudun bu, abartılı hali arasındaki kararsız düşünceler bu tip ruh değişimlerinin nedenini teşkil eder. Unutulmamalı ki bu tip psiklojik atakların hepsi geçicidir. En sonunda anne adayının ruh hali normal durumuna dönecr. Eğer bu gibi psikolojik değişimler ağır seyretmeye başlar ya da geri dönme eğilimi göstermezlerse mutlaka doktora danışılmalıdır.
Anne adaylarının gebelik süresince geçirmeleri gereken üç ana dönem var. Gebelik sürecinin ilk üç ayına birinci trimestri, ikinci 3 aylık dönemine ikinci trimestri ve son 3 aylık dönemine de üçüncü trimestri deniliyor.
İLK TRİMESTRİ
2. haftadan 6. haftaya
Gebeliğin ilk belirtisi sıklıkla geciken adettir. Sabah halsizliği ve günün her saatinde gelebilen bulantı hissi, gebeliğin diğer erken belirtilerdendir. Bazı kadınlarda sabah halsizliği daha ağır seyredebilir. Küçük ama sık öğünlerle midenizi hiç bir zaman tam olarak aç bırakmayarak ve biraz daha fazla dinlenerek sabah halsizliklerini bir derece hafifletebilirsiniz. Bazen sabahları kalkmadan yenilen birkaç adet kraker ya da benzeri kuru besin maddelerinin alınması ve kızarmış, baharatlı ya da asitli gıdalardan uzak kalınması da bu konuda size yardımcı olabilir. Bulantı oluşmasına neden olabilecek yiyecekler de dahil olmak üzere kokulu her nevi maddeden uzak kalınmalıdır. Sıklıkla yaşanan sabah halsizlikleri ilk trimestrinin sonunda genellikle kaybolur. Bulantılar ve kusamalar kilo kaybına yol açacak kadar fazla olsa da bebeğiniz uterus (rahim) içinde iyi bir şekilde korunmaya devam eder. Ancak bununla birlikte halsizlik ve kilo kaybı olduğunda ya da idrar miktarında azalma ve renginde koyulaşma görüldüğünde mutlaka doktora başvurulmalıdır. Bu durumda doktorunuz muhtemelen önlem olarak damar içi sıvı tedavisi ve bulantıları kesmek için ilaç tedavisi önerecektir.
Bazı kadınlarda da sabah halsizliğine ek olarak, gebeliğin ilk iki yada üç haftasında tat alma duyusunda değişiklikler olabilmektedir. Aşerme de denilen bu durum bazı gıdalara karşı aşırı istek duymakla kendini gösterir.
Bunların dışında göğüslerin dolgunlaşması (muhtemelen daha hassas hale gelirler), aerola denen, meme ucundaki koyu renkli halkanın genişlemesi ve daha da koyulaşması gibi değişimler bu dönemde meydana gelir. Vücut süt yapmaya başlama hazırlıkları içinde olduğundan areola üzerindeki bezler daha dışarı doğru fırlar ve meme üzerinde silik bir şekilde görünen mavi renkli venler (ince toplar damarlar) daha belirginleşir. Bu aşamada ya da gebeliğin herhangi bir döneminde mukotik (sümüksü) bir vajinal akıntı da başlar.
İlk üç ay içinde daha yoğun bir yorgun hissi oluşabilir. Bu nedenle anne adayları kendilerine dinlenmek için ekstra zaman ayırmaya çalışmalıdır. Baununla birlikte bu belirtilerin hiçbirinin görülmüyor olması yani anne adayının kendini hasta hissetmemesi, bulantı ve kusma olmaması ya da yorgunluk hissetmiyor olması herhangi bir probleme işaret değildir.
Bazı kadınlar erken gebelik dönemlerinde vajinal kanama ya da lekelenme görebilirler. Bu kanamanın nedeni çok açık olmamakla birlikte, uterus duvarından plasental tutunmanın kaybedilmesi ile meydana gelebilir. Kanama her zaman ciddi bir problem demek değildir ve bu tip kanamaların birlikte olduğu bir çok gebelik daha ileri problemlere neden olmadan sürebilir. Bununla birlikte gebelikte ki her türlü kanama dikkatli inceleme gerektirir. Özellikle düşük tehdidi açısından ve nadiren de olsa dış gebelik yönünden değerlendirilmelidir. Bunlar ciddi koplikasyonlara neden olabilecek hadiselerdir. Gebelikte kanama ya da lekelenme oluyorsa mutlaka doktor kontrolü gerekir. Ayrıca kanama yerine karın ağrısı ya da kramplar varsa ya da kanama bir pedi dolduracak kadar fazla olmuşsa bu da oldukça öneme haiz bir durumdur.
6. haftadan 13. haftaya
Gebelik oluşumundan 1. 5 ay sonra, anne adayı daha sık idrara çıkar. Buna rağmen sabah halsizlikleri ve şişkinlik bu süre içinde devam ediyor olabilir. Kabızlık ve iç yanması hissedilebilir. Eğer göğüslerdeki değişimler daha önce meydana gelmemişse bile artık oluşmaya başlar. Ayrıca, adet öncesi dönemlerdekine benzer şekilde aşırı duyarlılık, hassasiyet ve hatta sinirlilik gibi psikolojik değişiklikler de farkedilebilir.
Gebeliğin ilk 6. haftası gibi erken bir dönemde, tamamen oluşmamış olmasına rağmen bebeğin kalbi atmaya başlar. Bacak ve kolları daha sonra oluşmakla birlikte kalçaları teşkil etmeye başlar. Kafa, üzerinde gözlerin de leke halinde farkedileceği şekilde oluşmaya başlar. 7. haftada vücutla uyumsuz olacak şekilde büyük bir kafa, henüz ayrı olarak farkedilemeyen el ve ayak parmakları, nazikçe kapalı göz kapakları ve iyi bir cilt ile fetüs, henüz normal bir insan görünümü kazanmamıştır. Kaslar henüz çalışmamakla birlikte, kulaklar, kaburga kemikleri, kollar, bacaklar ve omurga giderek sertleşmeye başlar. Cinsel organlar tamamlanmaz ancak seçilebilir ve alt çene de bu dönemde şekillenmeye başlar. Fetüs yutkunabilir ve bu erken dönemde kendi idrar kesesinden, amniotik sıvı içine idrarını yapar. Tüm bu oluşumlar halen çok küçüktür ve ancak çok özel tekniklerle görülür hale gelebilirler.
Bu dönemde yapılan kontrol amaçlı ultrasonografik tetkik sırasında sadece kalp atımına ait titremeler izlenebilir. Ultrason çok daha geç dönemlere kadar, örneğin fetal cinsiyet gibi detayları ayırt edemez.
13. haftada, embriyo hareket edebilmekle birlikte, uterus içinde çok küçük kaldığından hareketlerini hissedebilmek mümkün değildir. Omurgası ve iç organları teşekkül etmeye başlar. Boyu 5 cm den 7 cm ye çıkar kilosuda 29 gr kadar artar. Bu değişimler en gelişmiş ultrason ile dahi henüz izlenememekle birlikte, baş ve vücut büyümeye devam eder, diş yuvaları alt çenede belirmeye başlar. Emme refleksi gelişir ve parmağını emerken doğal olarak amniotik sıvıyı yutar, kas yapıları gelişmeye başlar ve beyin, kas hareketlerini kontrol etmeye başlar. Göbek kordonu plasentadan fetüse gerekli maddeleri taşırken, fetüsteki artık maddeleri de annenin dolaşım sistemine geri getirir. Birinci trimestrinin sonunda bebek, artık embriyo yerine fetüs adını alır.
12. haftadan sonra vücutta yeni değişimler gözlenir. Çoğu kadın bu dönemde sabah halsizliklerinin kaybolduğunu ifade ediyor. Meme başları ve aerola tamamen koyu renklenir, uterus, karından elle hissedilebilecek kadar büyüyerek pelvis dışına doğru yükselir.
İKİNCİ VE ÜÇÜNCÜ TRİMESTRİ
Bu dönemde bulantılar oldukça yatışır. Anne adayı bir parça gebe görünümüne sahip olur ve normal ve sağlıklı olarak yemek yemesi kolaylaşır. Fiziksel olarak da kendini daha iyi hissetmeye başlar. Artık, enerjinin zirveye çıktığı, henüz hareketlerin tam olarak kısıtlanmadığı ve ruh halinin hafifleyerek uçmaya başladığı, 14. haftadan 26. haftaya kadar sürecek olan ikinci trimestri dönemi başlamıştır.
Bu bir kaç ayın ardından, 27. haftadan 40. haftaya kadar uzanan dönem yeni bir takım rahatsızlıkları da beraberinde getirir ancak yakın bir süre içinde bebeğin doğacağını bilmenin huzuru anne adayının işlerini kolaylaştırır.
Bu dönemdeki anne adayları yaklaşık 20. hafta sıralarında bebeklerinin ilk hareketlerini hissetmeye başlarlar, ancak bunu hissetmeseler de en azından 24-26. haftalara kadar bu konuda endişe duymak yersizdir. Daha önce doğurmuş olan bazı kadınlar bu hareketleri daha erken dönemlerde de hissedebilirler. 20. haftalarda fetus gerçekten de farkedilebilir bir büyüme göstermeye başlar. Yaklaşık olarak 340 gr. ağırlığında ve doğum sırasındaki boyunun yarısı kadar olan 25 cm uzunluğa kadar gelişir. Bu noktada, fetüs tamamen oluşmuştur ve sadece büyümek ve iç organlarını geliştirmek için zamana ihtiyaç duymaktadır. Bacaklar, vücudun serbest hali ile orantılı şekilde büyümüştür, tırnaklar ve damaklar oluşmuştur, saç ve kirpikler görülür haldedir. Lanuga denilen hoş, yumuşak ve tüylü bir tabaka fetus vücudunun tamamına yakın kısmını kaplar. Eğer bu dönemde ultrasonografik bir inceleme yapılırsa bu organ ve yapıların bir çoğu görülebilir.
Bu dönem anneye bir parça rahatlık verir. Vücutz, hormonların etkileriyle bir dereceye kadar bu durumlara uyum sağlamaya çalışır ve bu sayede daha az yorgunluk hissedilir. Bununla birlikte bebeğe daha geniş bir yer sağlamak amacıyla öne doğru genişleyen pelvis nedeniyle sırt ve bel ağrıları olabilir. Ağrı kesici krem ve jeller, masaj ve sıcak uygulaması (ılık bir duş veya ısıtıcı petler ile) bu tip rahatsızlıkların azalmasına yardımcı olabilir.
Uterus (rahim) göbek seviyesine kadar büyüdüğünden artık gerçek bir gebe kadın görünümüne sahip olunur. Ayrıca bu dönemde, düzensiz olarak gelip giden kasılmalar başlar. Egzersiz ve cinsel ilişki bu kasılmaların sıklığını artırabilir. Bu kasılmalar sıklıkla dinlenme sonrasında geçer. Eğer kasılmalar düzenli bir ritm gösteriyorsa ya da gebeliğin herhangi bir döneminde dinlenme sonrasında bir saat içinde en az 4 kez bu tip kasılmalar oluyorsa mutlak surette doktora başvurulmalıdır.
24. haftada, bebeğin vücudu çok zayıf ve cildi buruşuktur. Verniks denilen krema kıvamındaki bir madde fetüsün cildini kaplar. Artık tam olarak oluşmuş olan bebek parmağını emebilir, öksürebilir ve hıçkırabilir. Bu sırada yaklaşık olarak 33 cm boyunda ve 562 gr ağırlığındadır.
Bebek yükses sesli müzüğe ya da gürültüye tepki göstermeye başlar. Bununla birlikte yükses ses ve gürültü bebeği rahatsız etmez, çünkü onun kulakları rahim içinde oldukça iyi bir şekilde korunur. Bu sırada anne adayının ağırlığı da 7 – 8 kilo kadar artar. Genel olarak, özel haller dışında ayda bir kez kontrole gitmek yeterli olmakla birlikte, 36. haftadan sonra doktorun da insiyatifine göre bu ziyaretler daha da sıklaştırılabilir.
36. haftayı yakalamış olan bebek, sonuca çabuk ulaşır. 36 ile 40 haftalar arasında bebek muhtemelen 2500 – 4050 gr ağırlığında ve 45 – 50 cm uzunluğundadır. Fetüs daha fazla kilo alarak daha toparlak bir hal kazanır. Cildi düzgün, uyanıkken gözleri açıktır ve ışığa karşı hassasiyet gösterir. Eğer doğum bu dönemde gerçekleşse bile bebek % 99 oranında dış dünyaya uyum sağlayabilecek özellikleri kazanmış durumdadır. Artık bebeğin doğum için hazırlık yaptığı hissedilebilir. Tekmeleyen bacak ve kolları hissedilebilir. Büyüklüğü nedeniyle artık kendine küçük kalan bu yerde sıkışmaktadır. Vücut kasılmış gibi bir pozisyonda dururken, hareketleri daha çok birer kıvranış gibi izlenebilir. Anne adayı uterusu diaframına dayandığı sırada küçük bir soluk alışı da hissedebilir.
Gelecek 4 hafta içindeki herhangi bir zamanda, bebek doğuma bir adım daha yaklaşmak için pelvisin içinde bir parça aşağı doğru kayar. Hiçbir ani değişim hissi beklenmemekle birlikte bu durum bebeğin düşmesi olarak isimlendirilir. Bebek akciğerlerin hemen altından biraz daha aşağı doğru indiği için soluk almak daha kolaylaşmakla birlikte pelvis içinde daha artmış bir basınç hissetmeye başlanır.
İKİNCİ VE ÜÇÜNCÜ TRİMESTRİ BOYUNCA SIKLIKLA ORTAYA ÇIKAN GEBELİĞE BAĞLI YAN ETKİLER:
Bunlardan herhangi biriyle yada gebelikle ilgili başka bir takım sorunlarla karşılaşırsanız herhangi bir ilaç almadan önce mutlaka doktorunuzla görüşün.
Sıvı yüklenmesi: Hamile bir kadının vücudu gebelik boyunca yaklaşık 1350 gr kadar su toplar. Bu sıvının büyük çoğunluğu gün sonunda ayak bileklerine doğru yerleşir. Akşamları ayaklarınızı yukarı kaldırarak dinlendirmeniz ayaklarınızdaki şişliklerin geri inmesini sağlayacaktır. Eğer bu şişlikler dinlendirmekle geri inmiyorsa ya da bir bacaktaki şişme diğerine nazaran çok farklı ise mutlaka doktora danışılmalıdır.
Cilt değişiklikleri: Dış genital organlar ve göğüslerdeki renk koyulaşmasına ek olarak göbekten aşağı doğru, koyu renkli düz bir çizgi halinde inen oluşum linea nigra olarak adlandırılır. Karın üstünde, göğüslerde, kalçalar ve uyluklarda çatlaklar görülebilirken pigment değişiminin bir sonucu olarak yüzde de kahverengi bir maske oluşur. Bunlardan sadece linea nigra ve pigment değişiklikleri gebelik sonrasında kaybolurlar. Ve maalesef çatlaklar ise bir miktar azalmakla birlikte yok olmazlar. Gebelik sırasında bunların oluşumunu engellemek için bir takım kozmetik ürünler önerilmekle birlikte kesin etkinlikleri gösterilememiştir.
Kılcal damarlanmalar ve varisler: Kilo artışı ve damar içi basıncın artması nedeniyle bazı kadınlarda, bacaklardaki kılcal damarlarda çatlamalar (cilt üzerinden görülebilen örümcek şeklindeki mavimtrak kılcal damarlar), vajina ve bacaklardaki toplar damarlarda varis ve anüste hemoroidler meydana gelebilir. Bu durumda hemoroidler için uygun ilaçlar kullanılabilir.
Kabızlık: Gebeliğin ileri dönemlerinde, büyüyen uterusun barsaklara baskı yapması ve salınan bir takım hormonların barsaklarda tembelliğe neden olmasından dolayı meydana gelen yaygın bir komplikasyondur. Azaltmak için magnezyum sütü alınması uygun olur.
Burun tıkanıklığı: Burun tıkanıkığı veya sinüzit ileri gebelik dönemlerinde görülebilen başka bir komplikasyondur. Hatta burun kanamaları da görülebilir. Bunlar da diğerleri gibi hormonal etkilerin sonuçlarıdır. Burunal ilgili bu tip komplikasyonları engellemek için serum fizyolojik burun damlaları kullanılması yerinde olur.
Psikolojik değişiklikler: Ağlama ve sallanma nöbetleri ya da depresyon gibi ruh hali değişiklikleri tüm gebelik boyunca ortaya çıkmaya devam edebilir. Yaklaşan doğum korkusu ve heyecanı, annelik duygusu ile vücudun bu, abartılı hali arasındaki kararsız düşünceler bu tip ruh değişimlerinin nedenini teşkil eder. Unutulmamalı ki bu tip psiklojik atakların hepsi geçicidir. En sonunda anne adayının ruh hali normal durumuna dönecr. Eğer bu gibi psikolojik değişimler ağır seyretmeye başlar ya da geri dönme eğilimi göstermezlerse mutlaka doktora danışılmalıdır.