Cüz
Bir bütünün parçalarından her biri
İslâmî tabir olarak da, Kur'ân'ın okuma ve hıfzını pratik olarak
kolaylaştırmak gayesiyle ayrıldığı otuz parçadan her birine verilen
isimdir
Hz Peygamber (sas) döneminde Kur'ân'ın bölümleri sûrelerden ibaretti Kur'ân'ın sûrelere bölünmesi tevkîfîdir, yani vahye dayalıdır İlk dönemlerde Kur'an yazısında bugünkü noktalama işâretleri ve harekeler mevcut değildi
Ancak özellikle Arap olmayanların İslâm'a girmesiyle beraber gündeme
gelen noktasız ve harekesiz yazının doğru olarak okunması problemi,
kolay aşılacak bir engel değildi
Kur'ân'ın doğru okunmasını sağlamak amacıyla önce harekeleme ve noktalama işaretleri yapıldı Bunun kolaylık sağladığı görülünce bu amaca yönelik yeni adımlar atıldı Bilindiği gibi Kur'ân-ı Kerîm henüz Peygamber (sas)'e indirilirken sahabelerin bazısı tarafından ezberleniyordu Kur'ân'ı ezberleme geleneği günümüze kadar kesintisiz olarak devam etmiştir
Ayrıca Kur'an okumak bir ibâdet olduğundan, gerek Kur'ân'ı okuyanlar,
gerek ezberlemiş olanlar baştan sona Kur'ân'ı okuyor, onu
hatmediyorlardı
Kur'ân'ın belli uzunluklarda bölümlere yani cüzlere ayrılması, pratikte
hem ezberlenmesine hem de hatm edilmesine kolaylıklar sağlayacaktı Özellikle belli aralıklarla onu hatm edenler için bu bir ihtiyaçtı
Önceleri birbirinden farklı bölümlendirmeler olduysa da, Kur'ân'ın
tedris edildiği medreselerde otuz cüze bölünmesi yaygınlaşıp kabul gördü (ez-Zerkeşî, el-Burhân fi Ulûmi'l-Kur'ân, I, 250) Bilahare cüzlerin hiziplere bölünmesi de gerçekleşti ve her cüz' dört ayrı hizb'e bölündü Böylece Kur'ân-ı Kerîm otuz cüz' ve yüz yirmi hizb'e ayrılmış oldu
M Sait ŞİMŞEK
Bir bütünün parçalarından her biri
İslâmî tabir olarak da, Kur'ân'ın okuma ve hıfzını pratik olarak
kolaylaştırmak gayesiyle ayrıldığı otuz parçadan her birine verilen
isimdir
Hz Peygamber (sas) döneminde Kur'ân'ın bölümleri sûrelerden ibaretti Kur'ân'ın sûrelere bölünmesi tevkîfîdir, yani vahye dayalıdır İlk dönemlerde Kur'an yazısında bugünkü noktalama işâretleri ve harekeler mevcut değildi
Ancak özellikle Arap olmayanların İslâm'a girmesiyle beraber gündeme
gelen noktasız ve harekesiz yazının doğru olarak okunması problemi,
kolay aşılacak bir engel değildi
Kur'ân'ın doğru okunmasını sağlamak amacıyla önce harekeleme ve noktalama işaretleri yapıldı Bunun kolaylık sağladığı görülünce bu amaca yönelik yeni adımlar atıldı Bilindiği gibi Kur'ân-ı Kerîm henüz Peygamber (sas)'e indirilirken sahabelerin bazısı tarafından ezberleniyordu Kur'ân'ı ezberleme geleneği günümüze kadar kesintisiz olarak devam etmiştir
Ayrıca Kur'an okumak bir ibâdet olduğundan, gerek Kur'ân'ı okuyanlar,
gerek ezberlemiş olanlar baştan sona Kur'ân'ı okuyor, onu
hatmediyorlardı
Kur'ân'ın belli uzunluklarda bölümlere yani cüzlere ayrılması, pratikte
hem ezberlenmesine hem de hatm edilmesine kolaylıklar sağlayacaktı Özellikle belli aralıklarla onu hatm edenler için bu bir ihtiyaçtı
Önceleri birbirinden farklı bölümlendirmeler olduysa da, Kur'ân'ın
tedris edildiği medreselerde otuz cüze bölünmesi yaygınlaşıp kabul gördü (ez-Zerkeşî, el-Burhân fi Ulûmi'l-Kur'ân, I, 250) Bilahare cüzlerin hiziplere bölünmesi de gerçekleşti ve her cüz' dört ayrı hizb'e bölündü Böylece Kur'ân-ı Kerîm otuz cüz' ve yüz yirmi hizb'e ayrılmış oldu
M Sait ŞİMŞEK