Nezle
Burun havanın vücuda giriş kapısıdır, burada hava ısıtılır, tozlarından arındırılır ve nemlendirilerek akciğer için uygun hale getirilir. Havanın burun içinden rahat geçebilmesi için üç koşul vardır. Birinci olarak, burun yapısının düzgün olup burun etlerinin normal büyüklükte olması gerekir. İkinci olarak, burun mukozasının sağlıklı olması, üçüncüsü ise, burun salgılarının akışkan olması gereklidir. Burun mukozasından rinovirüs ailesinden bir virüs girdiği zaman nezle oluruz. Burun tıkanır, akar, hafif ateş ve halsizlik hissedilir. Nezle iyi tedavi edilmediği durumlarda orta kulak iltihabına, sinüzite veya bronşite yol açabilir. Burun açıcı ilaçlar şurup veya damla olarak 2-3 gün kullanılmalıdır. Ayrıca ateş düşürücü, ağrı kesici ilaçlar kullanılabilir.
Orta kulak iltihabı
En çok Ekim ve Nisan aylarında görülür. bu aylar viral (virüslere bağlı) üst solunum yolları enfeksiyonlarının sık görüldüğü aylardır. Viral (virüslere bağlı) hastalık sırasında orta kulakta gelişen iltihap, sıvı birikmesine ve mukozada ödeme neden olur. Östaki borusu denilen, genizden orta kulağa giden borunun ödem nedeniyle tıkanması da orta kulak iltihabına zemin hazırlar.
Bebeklerde iltihabı kolaylaştıran geniz eti, östaki borusu, östaki borusunun yatay seyretmesi ve bebeklerin sırtüstü biberonla beslenmesi gibi olumsuz başka faktörler de vardır.
Orta kulak iltihabına daha çok, hemcıfilus inflııenzeı ve Streptecoccus pnomaniae adlı mikroplar neden olur.
Orta kulak iltihabında ağrı şiddetli ve zonklayıcı tarzdadır ve çocuk konuşmaları hasta olan kulak tarafından duymakta zorluk çeker. Ateş 38-38.5 civarındadır. Kulak zarının kızarık olması veya bombe olması tanı koymada kesinlik sağlar. Ancak unutulmaması gereken bir nokta, her kulak ağrısının kulak iltihabından kaynaklanmadığıdır. Bazen dış kulak yolundaki bir sivilce, sıkışmış kulak kiri, çürük bir diş veya bademcik iltihabının yansıyan ağrısı da orta kulak iltihabını taklit edebilir.
Tedavisinde çeşitli yaklaşımlar vardır. Bazı tedavilerde parasentez adı verilen kulak zarı çizme tercih edilirken, bazı durumlarda önce antibiyotik verilerek ileri derecede orta kulak iltihabında kulak zarı çizilmektedir. Gelişmiş ülkelerde °/ıı80. hastanın kendiliğinden hiçbir komplikasyon olmaksızın düzeldiği öne sürülerek, antibiyotik verilmediği durumlar da söz konusudur.
Ortakulak iltihabı iyi tedavi edilmezse kronikleşebilir ve işitme kaybı gibi kalıcı izler bırakabilir. Bazen de iltihap komşu dokulara yayılarak iç kulak iltihabı, yüz felci ve beyin zarı iltihapları gibi çok daha ciddi hastalıklara yol açabilir. Orta kulak iltihabından sonra, mikroplar ortadan kalksa bile orta kulak boşluğunda sıvı birikintisi kalacaktır ve bazen bu sıvı hiçbir tedaviye cevap vermeyecektir. Seröz otit, enfüzyonlu otit veya zamk kulak gibi çeşitli adlarla anılan bu hastalıkta başlıca belirti, sini gelişen işitme kaybıdır. Bazen de çok kısa, bir veya iki saniye süren ağrılar olabilir. Kulak zarına bakıldığında, zar çökmüş ve amber rengini almıştır. Bazen hava sıvı seviyesi de görülebilir. Bu hastalığın tedavisi başlangıçta beklemektir. Çoğu kendiliğinden iyileşir. İyileşmeyenlerde uzun süre antibiyotik tedavisi uygulanabilir. Antibiyotiğe rağmen düzelme olmazsa, östaki borusunun görevini yapacak olan kulak tüpü zara yerleştirilerek, orta kulağın havalanması sağlanır. Böylece orta kulaktaki sıvı dağılır, zar çökmesi ortadan kalkar. Bu tüp 3-8 aylık bir sürede kendi kendine kulak tarafından atılıp çıkar ve her şey normale döner. Bu durum çoğu kez kalıcı olur ve hastalık tekrar etmez.
Ama bazen hastalık tekrar eder ve yeniden tüp takmak gerekebilir. Defalarca tüp takılıp düzelmeyen ve kulak zarı orta kulaktaki kemikçiklere yapışan hastalar az da olsa vardır. Bu durumda işitme kaybı kalıcı olur.
Sinüzit
Çocuklarda en sık görülen hastalıklardan biri de sinüzittir. Sinüzitte de en sık rastlanan mikroplar Haemophilus influenzae ve Streptococcus pnomaniae'dir. Burun tıkanıklığı ve iltihaplı akıntının yanı sıra yüz kemiklerinde şiddetli ağrılar başlar ve ağrı baş öne eğilince arlar. Göz yaşarması, göz etrafında şişlik, 38 i geçmeyen ateş, yüze basma ile ağrının artması sinüzitin diğer belirtileri arasındadır. Muayenede tüm burun mukozasının şiş ve ileri derecede kızarık olduğu görülür.
Tedavi antibiyotikler ve burun açıcı ilaçlarla yapılır. Tedavi süresi 10 günden az olmamalıdır. İyi tedavi edilmemiş sinüzitler komplikasyon yapabilir. İltihap göz ve beyin zarına dağılabilir. Ancak bu komplikasyonlar çok sık görülmez.
Anjin
Çocukluğunda anjin olmamış kimse hemen hemen yok gibidir. Yüksek ateş, boğaz ağrısı ve tükürüğünü bile yutamama ile kendini gösteren anjin, bazı çocuklarda çok sık görülür, her ay bir kez anjin olabilirler. Bademcikler, lenf dokuları olup boğazın girişinde, iki tarafa yerleşmiş küçük organlardır. Görevleri vücudun bağışıklık sistemine yardımcı olmaktır. Boğaz yoluyla gelen mikroplar bademcik üzerinde tutulur ve onlara karşı antikor denilen bağışıklık proteinleri oluşturulur. Bu görev, vücudun bağışıklık sistemi kurulana kadar yani 5-6 yaşına kadar sürer. Anjin, çok çeşitli mikroplarla oluşmakla beraber daha çok beta hemolitik streptokoklarla oluşur.
Beta hemolitik streptokokların romatizma ile ilişkisi bilindiğinden bu hastalıktan korkulmaktadır. Anjin, birçok sıradan mikropla oluşabileceği gibi, bazen de enfeksiyöz mononükleoz gibi özel mikroplarla da oluşabilir. Öpücük hastalığı da denilen bu hastalık daha çok büyük çocuklarda görülür. Bu hastalıktaki bazı özellikler arasında; boyunda çok sayıda lenf bezi şişmesi, yüksek ateş, genel durum bozukluğu ve bademcikler üzerinde kötü kokulu tabaka oluşumu sayılabilir.
Epstein Barr virüsünün yaptığı bu hastalıkta karaciğer büyüyebilir ve deri döküntüleri olabilir. Bu hastalıkta tanı koymak kolaydır. Laboratuvar da yapılan bir MNI testi birkaç saat içinde tanıyı ortaya koyabilir.
Tedavisinde bazı penisilin türü antibiyotik dışında bazen de kortizon kullanmak gerekebilir. Anjinden neden olabildiği akut eklem romatizması ve buna bağlı olan kalp kapakçığı sorunları nedeniyle korkulmaktadır. Ancak ilaç sorunu olmayan ülkelerde bu komplikasyon hemen hemen tamamen ortadan kalkmıştır. Anjinin diğer bir özelliği de apseye yol açmasıdır. Apseleşirse boşaltılması gerekir. Sık tekrarlayan anjin kronik hale gelebilir.
Üç yıl üst üste 3 kez anjin, 2 yıl üst üste 5 anjin, bir yılda 7 kezden fazla anjin kronikleşme gösterir. Bademciklerin görüntüsü ve rengi de kronikleştiğinin habercisi olmaktadır. Bademcikler kronik hastalıklı hale gelirse ameliyatla alınmalıdır.
Farenjit
Farenjit bulaşıcıdır. Hafif ateşle başlar, burun tıkanıklığının yanı sıra burun arkasına akıntı, boğaz mukozasında yer yer kızarıklıklar ve iltihaplı salgılar görülür. Kulak zarı da kızarmış olarak görülebilir. Boyunda lenf bezleri ele gelir. Kendiliğinden 4-5 günde geçen farenjit, genellikle viral (virüslere bağlı) bir hastalık olduğundan antibiyotik kullanılmasına gerek yoktur, ama ateş 2 günden fazla sürerse antibiyotik verilebilir. Tedavisinde burun açıcı ilaçlar ve sprey şeklinde antibiyotikler kullanılır. Bazen farenjit bronşite de neden olur.
Bronşit
Larenjit her yaşta görülebilen iltihabi bir hastalıktır. Virüsler de mikroplar da gırtlak ve ses tellerini iltihaplandırabilir. Ses kısılır, ateş çok yükselmez. Farenjitin bronşite dönmesinde ara geçiş olabilir. Bazen şiddetlenip çocukları ciddi solunum güçlüğüne sokabilir. Sorumlular yine yukarıda adı geçen virüs ve mikroplardır genellikle.
Tedavisinde ise antibiyotik ve solunum zorluğuna bağlı olarak kortizon kullanılır. Bazen solunumun tamamen tıkanıp soluk borusuna delik açılması durumu da söz konusu olabilir. Trakeotomi adı verilen bu girişim gerçekten hayat kurtaran bir durumdur.
Burun havanın vücuda giriş kapısıdır, burada hava ısıtılır, tozlarından arındırılır ve nemlendirilerek akciğer için uygun hale getirilir. Havanın burun içinden rahat geçebilmesi için üç koşul vardır. Birinci olarak, burun yapısının düzgün olup burun etlerinin normal büyüklükte olması gerekir. İkinci olarak, burun mukozasının sağlıklı olması, üçüncüsü ise, burun salgılarının akışkan olması gereklidir. Burun mukozasından rinovirüs ailesinden bir virüs girdiği zaman nezle oluruz. Burun tıkanır, akar, hafif ateş ve halsizlik hissedilir. Nezle iyi tedavi edilmediği durumlarda orta kulak iltihabına, sinüzite veya bronşite yol açabilir. Burun açıcı ilaçlar şurup veya damla olarak 2-3 gün kullanılmalıdır. Ayrıca ateş düşürücü, ağrı kesici ilaçlar kullanılabilir.
Orta kulak iltihabı
En çok Ekim ve Nisan aylarında görülür. bu aylar viral (virüslere bağlı) üst solunum yolları enfeksiyonlarının sık görüldüğü aylardır. Viral (virüslere bağlı) hastalık sırasında orta kulakta gelişen iltihap, sıvı birikmesine ve mukozada ödeme neden olur. Östaki borusu denilen, genizden orta kulağa giden borunun ödem nedeniyle tıkanması da orta kulak iltihabına zemin hazırlar.
Bebeklerde iltihabı kolaylaştıran geniz eti, östaki borusu, östaki borusunun yatay seyretmesi ve bebeklerin sırtüstü biberonla beslenmesi gibi olumsuz başka faktörler de vardır.
Orta kulak iltihabına daha çok, hemcıfilus inflııenzeı ve Streptecoccus pnomaniae adlı mikroplar neden olur.
Orta kulak iltihabında ağrı şiddetli ve zonklayıcı tarzdadır ve çocuk konuşmaları hasta olan kulak tarafından duymakta zorluk çeker. Ateş 38-38.5 civarındadır. Kulak zarının kızarık olması veya bombe olması tanı koymada kesinlik sağlar. Ancak unutulmaması gereken bir nokta, her kulak ağrısının kulak iltihabından kaynaklanmadığıdır. Bazen dış kulak yolundaki bir sivilce, sıkışmış kulak kiri, çürük bir diş veya bademcik iltihabının yansıyan ağrısı da orta kulak iltihabını taklit edebilir.
Tedavisinde çeşitli yaklaşımlar vardır. Bazı tedavilerde parasentez adı verilen kulak zarı çizme tercih edilirken, bazı durumlarda önce antibiyotik verilerek ileri derecede orta kulak iltihabında kulak zarı çizilmektedir. Gelişmiş ülkelerde °/ıı80. hastanın kendiliğinden hiçbir komplikasyon olmaksızın düzeldiği öne sürülerek, antibiyotik verilmediği durumlar da söz konusudur.
Ortakulak iltihabı iyi tedavi edilmezse kronikleşebilir ve işitme kaybı gibi kalıcı izler bırakabilir. Bazen de iltihap komşu dokulara yayılarak iç kulak iltihabı, yüz felci ve beyin zarı iltihapları gibi çok daha ciddi hastalıklara yol açabilir. Orta kulak iltihabından sonra, mikroplar ortadan kalksa bile orta kulak boşluğunda sıvı birikintisi kalacaktır ve bazen bu sıvı hiçbir tedaviye cevap vermeyecektir. Seröz otit, enfüzyonlu otit veya zamk kulak gibi çeşitli adlarla anılan bu hastalıkta başlıca belirti, sini gelişen işitme kaybıdır. Bazen de çok kısa, bir veya iki saniye süren ağrılar olabilir. Kulak zarına bakıldığında, zar çökmüş ve amber rengini almıştır. Bazen hava sıvı seviyesi de görülebilir. Bu hastalığın tedavisi başlangıçta beklemektir. Çoğu kendiliğinden iyileşir. İyileşmeyenlerde uzun süre antibiyotik tedavisi uygulanabilir. Antibiyotiğe rağmen düzelme olmazsa, östaki borusunun görevini yapacak olan kulak tüpü zara yerleştirilerek, orta kulağın havalanması sağlanır. Böylece orta kulaktaki sıvı dağılır, zar çökmesi ortadan kalkar. Bu tüp 3-8 aylık bir sürede kendi kendine kulak tarafından atılıp çıkar ve her şey normale döner. Bu durum çoğu kez kalıcı olur ve hastalık tekrar etmez.
Ama bazen hastalık tekrar eder ve yeniden tüp takmak gerekebilir. Defalarca tüp takılıp düzelmeyen ve kulak zarı orta kulaktaki kemikçiklere yapışan hastalar az da olsa vardır. Bu durumda işitme kaybı kalıcı olur.
Sinüzit
Çocuklarda en sık görülen hastalıklardan biri de sinüzittir. Sinüzitte de en sık rastlanan mikroplar Haemophilus influenzae ve Streptococcus pnomaniae'dir. Burun tıkanıklığı ve iltihaplı akıntının yanı sıra yüz kemiklerinde şiddetli ağrılar başlar ve ağrı baş öne eğilince arlar. Göz yaşarması, göz etrafında şişlik, 38 i geçmeyen ateş, yüze basma ile ağrının artması sinüzitin diğer belirtileri arasındadır. Muayenede tüm burun mukozasının şiş ve ileri derecede kızarık olduğu görülür.
Tedavi antibiyotikler ve burun açıcı ilaçlarla yapılır. Tedavi süresi 10 günden az olmamalıdır. İyi tedavi edilmemiş sinüzitler komplikasyon yapabilir. İltihap göz ve beyin zarına dağılabilir. Ancak bu komplikasyonlar çok sık görülmez.
Anjin
Çocukluğunda anjin olmamış kimse hemen hemen yok gibidir. Yüksek ateş, boğaz ağrısı ve tükürüğünü bile yutamama ile kendini gösteren anjin, bazı çocuklarda çok sık görülür, her ay bir kez anjin olabilirler. Bademcikler, lenf dokuları olup boğazın girişinde, iki tarafa yerleşmiş küçük organlardır. Görevleri vücudun bağışıklık sistemine yardımcı olmaktır. Boğaz yoluyla gelen mikroplar bademcik üzerinde tutulur ve onlara karşı antikor denilen bağışıklık proteinleri oluşturulur. Bu görev, vücudun bağışıklık sistemi kurulana kadar yani 5-6 yaşına kadar sürer. Anjin, çok çeşitli mikroplarla oluşmakla beraber daha çok beta hemolitik streptokoklarla oluşur.
Beta hemolitik streptokokların romatizma ile ilişkisi bilindiğinden bu hastalıktan korkulmaktadır. Anjin, birçok sıradan mikropla oluşabileceği gibi, bazen de enfeksiyöz mononükleoz gibi özel mikroplarla da oluşabilir. Öpücük hastalığı da denilen bu hastalık daha çok büyük çocuklarda görülür. Bu hastalıktaki bazı özellikler arasında; boyunda çok sayıda lenf bezi şişmesi, yüksek ateş, genel durum bozukluğu ve bademcikler üzerinde kötü kokulu tabaka oluşumu sayılabilir.
Epstein Barr virüsünün yaptığı bu hastalıkta karaciğer büyüyebilir ve deri döküntüleri olabilir. Bu hastalıkta tanı koymak kolaydır. Laboratuvar da yapılan bir MNI testi birkaç saat içinde tanıyı ortaya koyabilir.
Tedavisinde bazı penisilin türü antibiyotik dışında bazen de kortizon kullanmak gerekebilir. Anjinden neden olabildiği akut eklem romatizması ve buna bağlı olan kalp kapakçığı sorunları nedeniyle korkulmaktadır. Ancak ilaç sorunu olmayan ülkelerde bu komplikasyon hemen hemen tamamen ortadan kalkmıştır. Anjinin diğer bir özelliği de apseye yol açmasıdır. Apseleşirse boşaltılması gerekir. Sık tekrarlayan anjin kronik hale gelebilir.
Üç yıl üst üste 3 kez anjin, 2 yıl üst üste 5 anjin, bir yılda 7 kezden fazla anjin kronikleşme gösterir. Bademciklerin görüntüsü ve rengi de kronikleştiğinin habercisi olmaktadır. Bademcikler kronik hastalıklı hale gelirse ameliyatla alınmalıdır.
Farenjit
Farenjit bulaşıcıdır. Hafif ateşle başlar, burun tıkanıklığının yanı sıra burun arkasına akıntı, boğaz mukozasında yer yer kızarıklıklar ve iltihaplı salgılar görülür. Kulak zarı da kızarmış olarak görülebilir. Boyunda lenf bezleri ele gelir. Kendiliğinden 4-5 günde geçen farenjit, genellikle viral (virüslere bağlı) bir hastalık olduğundan antibiyotik kullanılmasına gerek yoktur, ama ateş 2 günden fazla sürerse antibiyotik verilebilir. Tedavisinde burun açıcı ilaçlar ve sprey şeklinde antibiyotikler kullanılır. Bazen farenjit bronşite de neden olur.
Bronşit
Larenjit her yaşta görülebilen iltihabi bir hastalıktır. Virüsler de mikroplar da gırtlak ve ses tellerini iltihaplandırabilir. Ses kısılır, ateş çok yükselmez. Farenjitin bronşite dönmesinde ara geçiş olabilir. Bazen şiddetlenip çocukları ciddi solunum güçlüğüne sokabilir. Sorumlular yine yukarıda adı geçen virüs ve mikroplardır genellikle.
Tedavisinde ise antibiyotik ve solunum zorluğuna bağlı olarak kortizon kullanılır. Bazen solunumun tamamen tıkanıp soluk borusuna delik açılması durumu da söz konusu olabilir. Trakeotomi adı verilen bu girişim gerçekten hayat kurtaran bir durumdur.