"SENİ"…
Paramparça, yerlebir olmuş tüm yaşanmışlıkların altına...
"SENİ"…
Senden önceki,gidişinden sonraki tanımadığım günlere GÖMDÜM..!
-Gece Yarısına "an" kala...
Artık buralarda durmanın verdiği yorgunluk ağırlaştırıyor bedenimi…
Gitmeliyim bu şehirden ve kendimden…
Kaçmalıyım uzaklara, eşgalimi kimse görmeden...
Ayak izlerimi görmemeli…
Bilmemeli kimse neden gittiğimi...
Ve hiç kimse sormamalı beni, kimseden...
Ne gece, ne ay, ne de parlayan yıldızlar ve de bir başkası...
BİLMEMELİ...!
-Gece yarısına "an" kala...
Harap olan hayallerimi unutmalıyım…
Yitik düşlerimi savurarak gökyüzüne...
Sıkarak dişimi, dilimi kana bulamadan...
Bir çocuk masumiyetiyle yeniden doğarak…
Ve neden ağladığını bilmeden...
Sessizce ve kimsesizce...
Biraz da gizlice...
GİTMELİYİM...!
Bedenimi hapsetmiş karanlığa tüm hıncımı kusarak…
Gecenin canını yakarak, uykusuzluğumun üzerini örterek...
Ve sökerek yüreğimdeki "seni"…
KAÇMALIYIM...!
-Tam da gece yarısına "an" kala...
Peşimden paçalarıma yapışan, ellerimi tutan sadece Yalnızlığım olmalı…
Güncemin arasında kurumaya yüz tutmuş gül yaprağı ağlamalı ardımdan sadece…
Bir de kırık hayallerim...
Giderken, kendimden ve senden kaçarken...
Birileri görür diye, ürkerek söndürmeliyim güneşi...
Gömmeliyim nemli toprağa yıldızları…
Düşlerime göz diken kâbusları öldürmeliyim…
-Ve gece yarısına "an" kala....
GİTMELİYİM...!