Uzun bir aradan sonra oyunculuğa dönen Gamze Özçelik’le yeni dizisi “Canan”ın setinde buluştum. Evet, karşımda işini çok özlemiş bir kadın vardı. Fakat bu set hasretine rağmen “Kamera stop” dendiği anda evine, oğluna koşmaya hazır Gamze Özçelik gerçekten görülmeye değerdi.
* Bunca zamandır nerelerdesiniz?
- Evdeyim, bizim oralardayım. Çok ortalıklarda değilim yani.
* İşiniz oyunculuk, sunuculuk. İnsan görmek istiyor ama...
- Yok ben rahatım. Rahattım yani.
* E sizi cezbeden ne oldu da, rahatınızı bozdunuz peki?
- Küçük yaştan beri çalışmaya alışığım... Bir süre sonra “Acaba çalışmaya başlasam mı yine” dedim. Sonra kendimi zorlamak istemedim, oluruna bıraktım. Birkaç senaryo geldi. En sonunda da “Canan”ın senaryosu... Bu arada okuduğum ilk “Canan” senaryosu çok farklıydı. Sert bir karakterdi. Bu bana çok değişik geldi. Çünkü daha önce kötü bir karakteri hiç canlandırmadım. Günlerce “Yapabilir miyim” diye düşündüm. Sonra kendi kendime “Değişik bir şey yapıp, kendini geliştirmek istiyorsan denemelisin” dedim.
* Siz rolü kabul ettikten sonra nesi değişti Canan karakterinin?
- Bayağı kötü bir karakterdi. Birlikte çalışma kararı aldıktan sonra yönetmenimiz rolün dramatik altyapısını daha da sağlamlaştırdı. ızleyiciye hitap eden bir işe dönüştü. Yoksa biraz tehlikeli olabilirdi.
KORKA KORKA GİRDİM BU İŞE
* Eskiden “Bu kötüdür” denirdi ve iş biterdi. Ama artık “Neden kötü”nün cevabı veriliyor senaryoda. Bu yüzden kötü karakterleri de seviyoruz artık...
- Evet, çünkü izleyici “Neden” sorusunun cevabını almak istiyor. Canan’ın kötülük nedenleri de belli. ışte korka korka girdik bir işin içine.
* Neden korkuyorsunuz?
- Korkmak değil de, yeniden çalışmaya başlamanın tedirginliği diyelim.
* Sarışın Gamze nereye kayboldu bu arada?
- Çok uzun zamandır düşündüğüm bir şeydi bu renk değişikliği. Ara ara rengiyle oynarım saçımın. Bir ara kızıl da yaptırmıştım. Uzun senelerden beri istiyordum koyu rengi. Hamileyken yaptırmaya cesaret edemedim. “Kendimi zaten bambaşka göreceğim, bir de saçımı koyulaştırırsam kendime karşı yabancılık çekerim” dedim. Doğumdan sonra yaptırdım. Koyu renk saçla bir dergiye poz verdim; yapımcılarımız da o fotoğrafları görünce “ışte Canan” demiş. Yani boyattıktan sonra bu rol geldi bana. Benim gözümdeki Canan da esmer olurdu zaten.
* O kadar çok dizi var, “Canan” nasıl sıyrılacak içlerinden?
- Böyle şeyleri artık düşünmü-yorum. “Çok reyting alsın”ları zamanında o kadar çok yaşadım ki, şu an sadece sevdiğim işi yapmak ve evime gitmek istiyorum. Reytingler, diğer diziler inan hiç umurumda değil. Zaten o trafiğe girmek istemiyorum. Zamanında çok yaşadım, çok yorucu. Ama galiba bu iş iyi olacak.
* Çekim saatleri çok uzun. Evde minik bir delikanlı sizi bekliyor. Nasıl yürüyecek işler?
- şirketimiz saatleri ayarlıyor, uygun mekanlara onu da getirtiyoruz. Buna rağmen zorlandığım zamanlar oluyor ama bir düzene oturtacağız.
* Siz çalışıyorsunuz, eşiniz çalışıyor. Birbirinizi doğru düzgün görebiliyor musunuz?
- Özellikle “şöyle yapalım, böyle yapalım” diye kurallar koymadık. Bakıyoruz, programa göre hareket ediyoruz. Kuralsız yaşıyoruz. “Benim çekimim bitti, geliyorum” diye arıyorum. O da “Ben de birazdan geliyorum” diyor. Boş olduğumuzda görüşüyoruz.
AKLI FİKRİ OĞLUNDA OLAN BİR KADINIM
* Özlemiş misiniz işinizi?
- Set hayatını oldum olası severim. Eskiye göre tek farkı, şu an bir çocuğum var. “İşimi bitireyim de evime gideyim” duygusu ağır basıyor.
* Anne Gamze nasıl bir kadın?
- Gamze, aklı fikri oğlunda olan bir kadın. Yapı olarak değiştim mi bilmiyorum. Aslında bunu etrafımdaki insanlara sormak lazım.
ARKA SOKAKLAR'DA BANA İHTİYAÇ YOK
* Eşiniz Uğur Pektaş “Arka Sokaklar”a yeniden dönünce herkes sizin de geri geleceğinizi düşündü. Ama dönmediniz...
- Ben “Arka Sokaklar”da üç sene oynadım. Az değil, 100 küsur bölüm. Bir de şu an kalabalık bir kadrosu var. Bana ihtiyaç duyulacak bir durum yok. Ayrıca yeni bir iş yapmak istiyordum. Tabii bizim Türker Bey’e boynumuz kıldan incedir. Seneler sonra dizi devam eder de “Gel” derse o zaman gideriz. “Arka Sokaklar” bizim evimiz gibi. Gireriz, çıkarız, yine gireriz...
- Evdeyim, bizim oralardayım. Çok ortalıklarda değilim yani.
* İşiniz oyunculuk, sunuculuk. İnsan görmek istiyor ama...
- Yok ben rahatım. Rahattım yani.
* E sizi cezbeden ne oldu da, rahatınızı bozdunuz peki?
- Küçük yaştan beri çalışmaya alışığım... Bir süre sonra “Acaba çalışmaya başlasam mı yine” dedim. Sonra kendimi zorlamak istemedim, oluruna bıraktım. Birkaç senaryo geldi. En sonunda da “Canan”ın senaryosu... Bu arada okuduğum ilk “Canan” senaryosu çok farklıydı. Sert bir karakterdi. Bu bana çok değişik geldi. Çünkü daha önce kötü bir karakteri hiç canlandırmadım. Günlerce “Yapabilir miyim” diye düşündüm. Sonra kendi kendime “Değişik bir şey yapıp, kendini geliştirmek istiyorsan denemelisin” dedim.
* Siz rolü kabul ettikten sonra nesi değişti Canan karakterinin?
- Bayağı kötü bir karakterdi. Birlikte çalışma kararı aldıktan sonra yönetmenimiz rolün dramatik altyapısını daha da sağlamlaştırdı. ızleyiciye hitap eden bir işe dönüştü. Yoksa biraz tehlikeli olabilirdi.
KORKA KORKA GİRDİM BU İŞE
* Eskiden “Bu kötüdür” denirdi ve iş biterdi. Ama artık “Neden kötü”nün cevabı veriliyor senaryoda. Bu yüzden kötü karakterleri de seviyoruz artık...
- Evet, çünkü izleyici “Neden” sorusunun cevabını almak istiyor. Canan’ın kötülük nedenleri de belli. ışte korka korka girdik bir işin içine.
* Neden korkuyorsunuz?
- Korkmak değil de, yeniden çalışmaya başlamanın tedirginliği diyelim.
* Sarışın Gamze nereye kayboldu bu arada?
- Çok uzun zamandır düşündüğüm bir şeydi bu renk değişikliği. Ara ara rengiyle oynarım saçımın. Bir ara kızıl da yaptırmıştım. Uzun senelerden beri istiyordum koyu rengi. Hamileyken yaptırmaya cesaret edemedim. “Kendimi zaten bambaşka göreceğim, bir de saçımı koyulaştırırsam kendime karşı yabancılık çekerim” dedim. Doğumdan sonra yaptırdım. Koyu renk saçla bir dergiye poz verdim; yapımcılarımız da o fotoğrafları görünce “ışte Canan” demiş. Yani boyattıktan sonra bu rol geldi bana. Benim gözümdeki Canan da esmer olurdu zaten.
* O kadar çok dizi var, “Canan” nasıl sıyrılacak içlerinden?
- Böyle şeyleri artık düşünmü-yorum. “Çok reyting alsın”ları zamanında o kadar çok yaşadım ki, şu an sadece sevdiğim işi yapmak ve evime gitmek istiyorum. Reytingler, diğer diziler inan hiç umurumda değil. Zaten o trafiğe girmek istemiyorum. Zamanında çok yaşadım, çok yorucu. Ama galiba bu iş iyi olacak.
* Çekim saatleri çok uzun. Evde minik bir delikanlı sizi bekliyor. Nasıl yürüyecek işler?
- şirketimiz saatleri ayarlıyor, uygun mekanlara onu da getirtiyoruz. Buna rağmen zorlandığım zamanlar oluyor ama bir düzene oturtacağız.
* Siz çalışıyorsunuz, eşiniz çalışıyor. Birbirinizi doğru düzgün görebiliyor musunuz?
- Özellikle “şöyle yapalım, böyle yapalım” diye kurallar koymadık. Bakıyoruz, programa göre hareket ediyoruz. Kuralsız yaşıyoruz. “Benim çekimim bitti, geliyorum” diye arıyorum. O da “Ben de birazdan geliyorum” diyor. Boş olduğumuzda görüşüyoruz.
AKLI FİKRİ OĞLUNDA OLAN BİR KADINIM
* Özlemiş misiniz işinizi?
- Set hayatını oldum olası severim. Eskiye göre tek farkı, şu an bir çocuğum var. “İşimi bitireyim de evime gideyim” duygusu ağır basıyor.
* Anne Gamze nasıl bir kadın?
- Gamze, aklı fikri oğlunda olan bir kadın. Yapı olarak değiştim mi bilmiyorum. Aslında bunu etrafımdaki insanlara sormak lazım.
ARKA SOKAKLAR'DA BANA İHTİYAÇ YOK
* Eşiniz Uğur Pektaş “Arka Sokaklar”a yeniden dönünce herkes sizin de geri geleceğinizi düşündü. Ama dönmediniz...
- Ben “Arka Sokaklar”da üç sene oynadım. Az değil, 100 küsur bölüm. Bir de şu an kalabalık bir kadrosu var. Bana ihtiyaç duyulacak bir durum yok. Ayrıca yeni bir iş yapmak istiyordum. Tabii bizim Türker Bey’e boynumuz kıldan incedir. Seneler sonra dizi devam eder de “Gel” derse o zaman gideriz. “Arka Sokaklar” bizim evimiz gibi. Gireriz, çıkarız, yine gireriz...
