Düzenli aile yaşamlarıyla herkesin takdirini kazanan Çağla Şıkel ve Emre Altuğ, Sevgililer Günü için Hafta Sonu dergisiyle özel bir çekim gerçekleştirdiler. İşte Adile Sultan Sarayı’nda gerçekleşen romantik çekimden farklı kareler ve çarpıcı açıklamalar...
* İlk Sevgililer Günü’nüzü hatırlıyor musunuz?
- Emre Altuğ: Sevgililer Günü mü?
- Çağla Şıkel: Biz kutlamadık galiba hiç.
* Nasıl yani?
- E. A: Sevgililer Günü’nde ben hep çalışıyorum. Ama hem sahne aldığım hem de beraber eğlendiğimiz bir gece vardı.
- Ç. ş: O yılbaşıydı be hayatım. Aaa, bir dakika! Annenler ile fasıl yaptığımız gece 14 şubat değil miydi?
- E. A: Yok artık! O değildi.
* Hediye almışsınızdır ama...
- E. A: Bir hediye almışımdır muhakkak.
- Ç. ş: Sürekli hediye aldığı için hatırlamıyorum.
* O zaman çok uzağa gitmeyeyim. Geçen yıl birbirinize ne almıştınız?
- E. A: Ben genelde takı alıyorum, çok seviyor.
- Ç. Ş: Onun işi kolay; ben seçiyorum, o gidip alıyor. Ben de ona antika koltuk aldım.
* Çağla’yı ilk gördüğünüzde, üzerinde ne vardı?
- E. A: Mavi ya da lacivert bir elbise vardı.
- Ç. Ş: Nasıl hatırlıyorsun? Ben hiç hatırlamıyorum!
ÇAĞLA’YI TAVLAMAYIA ÇALIŞMADIM
* Tanışmadan önce ekranlardan, gazetelerden birbirinizi görünce beğenir miydiniz?
- Ç. ş: Aaa, evet beğeniyormuş beni.
- E. A: Çağla’yı her zaman çok güzel buldum ama hiç, bir araya gelme fırsatımız olmamıştı. Tesadüfler ve televizyon programları bizi bir araya getirdi. Elektriğimiz tuttu ve görüşmeye başladık.
* Tavlamak zor oldu mu Çağla Şıkel’i?
- E. A: Öyle bir girişimim olmadı açıkçası. Sadece, “Biz bu kadar karşılaşıyoruz, neden görüşmüyoruz?” dedim. O da, “Olur” dedi. Demek ki, onun da bana meyli varmış.
* Siz çok özel bir çiftsiniz. Birlikteliğiniz sırasında çok zor dönemler atlattınız. Çağla Hanım babasını kaybetti...
- E. A: Çağla’ya onu babasından isteyeceğime dair bir sözüm vardı. O sözümü tuttum. Babasını mezarında ziyaret ettiğimizde, evlenme teklifinde bulundum, o da kabul etti.
* Biraz da bu aşkın meyvesi Kuzey’den bahsedelim. Çağla Hanım, anne olacağınızı öğrendiğinizde, bunu eşinizle nasıl paylaştınız?
- Ç. Ş: Bir ay sakladım. İlk bebeği kaybettiğimiz için söylemek istemedim. Doktor, “Üç hafta sonra kalp atışlarını duyarız” dedi. Emre’nin de doğum günü yaklaşıyordu. O gece, “Emre sana bir CD hazırladım” dedim. CD, ultrason görüntüleriyle başladı.
- E. A: Ben de benim doğumumdan başlayan bir hikaye zannettim.
- Ç. Ş: Pıt pıt kalp sesi duyulmaya başladı.
- E. A: “Bu ne ya!” dedim.
- Ç. Ş: “Senin çocuğunun kalp atışları” dedim. “Anlamadım” dedi.
- E. A: Sol üst köşede Çağla Şıkel yazdığını gördüm ve olay koptu.
* Bir ay, eşinizde hiçbir değişiklik fark etmediniz mi?
- E. A: Midesi bulanıyor, iştahı kapalı ama...
- Ç. Ş: Yemekten sonra sigara içeriz, onu içmiyorum. şarabı kestim ama anlamıyor. İyi oldu anlamaması ama güzel sürpriz oldu.
BABA OLACAĞIMI DUYUNCA ABANDONE OLDUM
* Ultrasonu ilk gördüğünüzde ne hissettiniz?
- E. A: Çok acayipti, inanamadım. “Hakikaten bizim çocuğumuz mu bu? Hamile misin?” dedim. Resmen abandone oldum.
* Doğuma girmiş miydiniz?
- E. A: Girdim. Çağla’nın yanında oturuyordum. Kuzey, doğar doğmaz doktor bebeği annesinin kucağına bıraktı. Bir dakika içinde 20 kare fotoğraf çekilmiş. Her karede Çağla’nın suratı değişiyor. Ağlıyor, şaşırıyor, gülüyor. Bir duygu seli yaşıyor. Ama ben fotomontajla oraya konmuş gibiyim. 20 karenin 20’sinde de aynı ifade!
- Ç. Ş: Emre’nin şöyle dediğini hatırlıyorum. “Bu ne ya!” dedi ve öyle kaldı. Bir daha ses çıkmadı Emre’den.
* Kuzey’in bir kardeşi olmasını istiyor musunuz?
- Ç. Ş: Allah nasip ederse mutlaka olmalı.
- E. A: Çok istiyoruz.
* İki kardeşin arası kaç yıl olacak?
- Ç. Ş: Bana kalsa çok fazla olmamalı da, şimdi iş yoğunluğu, çalışmaya başlayınca...
- E. A: İki sene içinde bir tane daha olursa çok iyi olur.
* Son olarak, böyle iki güzel, başarılı ve ünlü insanın mutlu beraberliğiyle ilgili minik sırları alarak röportajımızı noktalamak istiyorum.
- Ç. Ş: Doğru insanla karşılaşma şansı olarak değerlendiriyorum veya o şansı kendimizin yarattığını düşünüyorum. ılk karşılaştığımızda, Emre bu noktaya geleceğimizi hissetmiyordu ama ben çok inanıyordum. Hislerime çok güvenirim.
- E. A: Biz aramızda arkadaşlarımızla kurduğumuz ilişkiyi kurduk. Onlarla tartıştığımız gibi tartışıyoruz. Sevgilinle kavga ettiğinde, barışmak istesen de, gururun seni engeller ama bir arkadaşınla niye tartıştığını unutursun ve 10 dakika içinde barışırsın.
- Ç. ş: Bir kavganın bizden neler götüreceğini biliyoruz, ne kadar yıpratacağının bilincindeyiz. “Ben haklıyım, özür dilesin” olayına girmiyoruz. O da uzatmaz konuyu bende uzatmam.
BEN KAZAK BİR ERKEĞİM, O KAZAĞI ÇAĞLA ÖRÜYOR
* Evlilik ve çocuk aşkı bitiriyor mu?
- E. A: Hayır, hem de hiç.
- Ç. Ş: Daha da katlanıyor. Ortak bir şey dünyaya getiriyorsun.
* Peki evde patron kim?
- E. A: Bizde patron yok. Ben kazak bir erkeğim ama o kazağı Çağla örüyor.
- Ç. ş: Hem de bir ters bir düz örüyorum (kahkahalar)...
EMRE’NİN AŞKI BİRDEN KABARIYOR
* Birbirinize olan aşkınızı anlatmanızı istesem...
- E. A: Çağla, benim hayatımda olduğundan ötürü çok mutlu olduğum, çok özel bir insan ve aşık olduğum kadın.
- Ç. Ş: Böyle lafları Emre daha güzel söylüyor, ben konuşamıyorum. Ama şunu söyleyebilirim “Keşke böyle olmasaydı” diyebileceğim hiçbir özelliği yok.
Birbirinize sık sık “Seni seviyorum” der misiniz?
- Ç. ş: Daha bugün yolda gelirken, Emre’nin bir aşkı kabardı. Sarıldı öptü. “Ne yaptım da bu kadar hoşuna gitti, bana bu kadar ilgi gösterdin? Bir daha yapayım” dedim.
- E. A: Ben de “Hiçbir şey yapmana gerek yok, seni seviyorum” dedim.