Ev dekorasyonunu üç adımda özetlemek mümkün. Bu üç adımın ne olduğunu ve uygulama konusundaki ipuçlarını öğrenerek siz de mutfak, oturma odası gibi yaşam alanlarının genel atmosferi gibi makro düzeydeki görünümden, döşemelik ve perde gibi mikro düzeydeki değişikliklere kadar her birini kendiniz yenileyebilirsiniz. Denemeye değer…
1. kural: Doğadan ilham alın
İç mekanı dekore ederken en büyük ilham kaynağı aslında doğadır. Doğanın asimetrik çizgileri, renk ve dokuları iç mekanları dekore ederken büyük ölçüde size kılavuzluk yapacaktır. Örneğin bir kumsalın yalın çizgileri, mavi ve kahvenin tonlarının bir araya gelmesi yaşam alanlarında size ilham kaynağı oluşturan bir deko-stil olabilir. Akdeniz kıyılarının beyaz ve sade çizgileri evinizin iç ve dış mimarisine yansıyabilir.
Akdeniz'den biraz daha aşağılara indiğinizde egzotik iklimlere özgü sıcak renk ve ışıl ışıl kumaşların süslediği etnik dokulara rastlayabilirsiniz. Maroken tarzında sıkça karşılaştığımız unsurlar bu tarz doğal oluşumlardan ilham alan dekoratif unsurlardır. Pencerenizden dışarıya açılan dünyada okyanus mavileri, orman yeşillerini görmek mümkün değilse siz öncü olup onları iç mekanlara davet edebilirsiniz. Duvarınızı orman temalı bir duvar kağıdı süsleyebilir ya da okyanusun o uçsuz bucaksız dinginliğini harika bir fotoğraf karesi ile evinizde yaşatabilirsiniz. Oturma odası, evinizin pek çok aktiviteye ev sahipliği yapan bölümüdür. Yemek alanı, oturma alanı, oyun alanı gibi pek çok farklı amaca hizmet eden bu bölümlerde doğadan yansıyan temaları ayn ayrı uygulayabilirsiniz. Örneğin oturma odanıza bir şömine yaptırabilir, çevresini doğal taşlar ile dekore edebilirsiniz. Zemin döşemeleri için ahşap, seramik ya da taş gibi doğal malzemeleri tercih edebilir, el dokuması, yün, ipek gibi malzemelerle örülmüş halı ve kilimleri zemin döşemeleri ile kombinleyerek hoş bir geçiş sağlayabilirsiniz. Ayrıca halı ve kilimlerinizde de gerek etnik, gerek hayvan motifleriyle iklimsel ya da kültürel yansımalar yakalayabilirsiniz. Döşemelikler için tercih edeceğiniz sentetik kumaşlar kir tutmamaları açısından doğru bir tercih gibi görünebilir. Ancak doğal çizginizden fire vermemek istiyorsanız tercihinizi keten, pamuklu gibi doğal dokulardan yana kullanın. Bu tarz kumaşlar çabuk kir tutar ancak kirler de çok çabuk çıkar. Açık renkler ve dokulu kumaşlar doğadaki çeşitliliği yansıtmaları açısından iç mekan dekorasyonunda ideal birer seçimdir.
Doğanın kendi içindeki asimetrik sanatsallığını siz de kesin ve kati çizgilerden uzak kalarak başarabilirsiniz. Bırakın her şey kendi içinde bir bütünü yansıtsın. Siyah, beyaz gibi düz renklerden kaçınıp tercihlerinizi biraz daha eğriler ve desenlerden yana kullandığınız taktirde siz de "doğal mükemmelliği" yakalayabilirsiniz.
2. kural: Karıştırın
Renk ve desenleri seçerken özellikle birbirini tonlayan renk ve dokular yaşam alanınızı süslemek zorunda değildir. Farklı renk, desen ve dokuları bir arada kullanarak çok daha konforlu bir atmosfer yaratabilirsiniz.
Ev dekorasyonuna başlarken ilk iş zemin, duvar ve mobilyaların tarzına karar vermek olarak bilinir. Hâlbuki iç mekanları dekore ederken işe desen ve renklerle başlarsanız, işin sonunda ortaya çıkan tablo sizi tam anlamıyla tatmin edecektir. Bir evin genel atmosferini yansıtan unsurlar büyük ölçüde kullanılan renk, desen ve dokulardır. Evinizde rahatlık ve konforu yakalamanın yolu simetrik mükemmellikten uzak, rahat, salaş ve asimetrik çizgileri bir araya getirmektir.
Örneğin perdeler için Maroken tarzını yansıtan siklamen pembe ve kenarları boncuk işlemeli ipek bir perde tercih edebilir, onu modern stili sembolize eden geometrik desenlerle kombinleyebilir ve duvar kağıdı olarak kır evi tarzına uygun çiçek motiflerini seçebilirsiniz. Birbiri ile alakasız gibi görünen bu stil aslında renk geçişleri ve her birinin kendi içinde barındırdığı "stil karakter" ile son derece konforlu bir yaşam alanının kapılarını aralar.
Benzer şekilde mavi, yeşil, kahve tonlarını renk temanız olarak belirleyebilir. Modern tarzdaki çizgili ve çiçekli kumaşları, klasik damask desenleri ile bir arada kullanarak hareket sağlayabilirsiniz. Tüm bunların yanında da hayvan postundan bir halı ile etnik desenli bir aydınlatma tercih edebilir ve yaşam alanınızda "özgür konfor"un tadını çıkarabilirsiniz.
3. kural: Işığı doğru kullanın
Eviniz için belirleyeceğiniz renk paleti evin içine giren ışık miktarı ile orantılı bir biçimde seçilmelidir. Renklerin günün farklı saatlerinde nasıl göründüğü karar verme aşamasında size yardımcı olacaktır. Şehir merkezinde gri yansımaların çokça olduğu bir bölgede yaşıyorsanız parlak renkleri tercih etmemeye özen gösterin. Metalik grilerin sebep olduğu yansımalar renkleri olduğundan daha parlak gösterir. En nihayetinde oturma odanızda gözünüzü alan ve rahatsız eden bir atmosfer olmasını istemezsiniz. Bunun için şehirli kimliğini en iyi yasılan renkler olarak addedilen siyah, mat gri, beyaz, lacivert gibi renkler ışığı yutacağından iç mekanda tok ve gözü rahatsız etmeyen bir ışık seviyesi yaratır. Yani bu renkler dış mekandaki metalik grilerin adeta aynadan gelen yansımalarını yumuşatarak daha soft bir aydınlık sağlar. Öte taraftan şehir merkezinden uzakta kır hayatı yaşayanlar ışığın doğal yansımalarından faydalanarak kendilerine bir renk konsepti oluşturabilir. Evin içine giren ışık seviyesi pencerelerin büyüklüğü ile doğru orantılı olduğu kadar evin etrafında bulunan deniz, göl, ağaçlık alandan yansıyan ışığın rengi ile de yakından ilgilidir. Bu tarz mekanlarda beyaz, yeşil, türkuaz, sarı gibi taze renkler kullanabilirsiniz. Ayrıca dış mekandaki doğal renklerle kontrast oluşturacak renk seçimleri de yapabilirsiniz. Mavi deniz manzarasına kontrast kavun içi turunculuğunda döşemelikler ya da ağaçlık alanlara kontrast yapan karpuz kırmızı desenli kumaşlar kullanabilirsiniz. Işığı bol miktarda alan iç mekanlar için beyaz seçiminde ideal bir renktir.
MESAFE